top of page
  • cangulerbensu94

Bu 3 soruyla gerçek benliğinizle uyumlanmaya hazır mısınız?


Photo by Khoa Vö at Pexels


Tüm ışıklar kapandğında ve siz sadece kendinizle kaldığınızda tam olarak kimsiniz? Otantik yani öz benliğimiz doğduğumuz anda sahip olduğumuz, ihtiyacımız olan her şeyin var olduğu özgün kişiliğimizdir. Öz benliğimize yaklaştıkça hayat amacımıza uyumlanmaya başlarız. Hayat amacınızla uyumlanmak, her gün yaşadığımız onlarca sıkıntıyı bir anda yok etmez ama bizleri günden güne daha uyumlu, daha hoşgörülü ve huzurlu bireylere dönüşme yolunda destekler

Toplum içinde taktığınız kişilik maskelerinden yoruldunuz mu? Gün içinde nedensiz huzursuzluklar, ruh hali değişmeleri mi yaşıyorsunuz? O halde kendinize daha yakından bakıp, neler olduğunu içinizde aramanın vakti geldi. Yaşadığınız sıkıntıların sebebinin çevrenizdeki herkese yakın ama kendinize uzak olduğunu keşfettiğinizde bir daha arkanıza bakma gereği duymayacaksınız.


Bu 4 soruyla öz benliğinizi keşfetmeye bir adım daha yaklaşın.

Gerçekten tüm sınırlamalar kalksaydı kim olmak isterdim?


Çoğumuz hayalimizdeki ‘’hayat kurgusuna’’ ulaşabilmek için çalışıyoruz. Ama bu ne zaman yarattığımızı bile bilmediğimiz ‘’dream life’’ kurgusunun ne kadarlık kısmının bizi yansıttığını hiç düşündünüz mü?


Birkaç ay öncesine kadar gerçekten kusursuz olarak gördüğüm hayat senaryomun içinde çok fazla vakit geçiriyordum. Ama bu durum beni mutlu etmekten çok zaten sahip olduğu şu anımı da elimden alıyordu.

Hep gerçekleşmesini istediğim hayallerime baktığımda onların otantik benliğimden değil sosyal medyadan geldiğini gördüm. Onlar dijital medya algoritmasının bana yapmamı söylediği şeylerdi. Mesela hep gezgin bir yazar olmak istemiştim. Gezerek yazmak en büyük hayallerimden biriydi. Ama bunu neden istiyordum? Gayet de rahatına düşkün biriydim. Bu arzunun ardındaki neden instagramda daha fazla, story ve post paylaşmaktı. Bunu fark ettiğimde adeta şok oldum. Bir parçam olarak kabul ettiğim gezginliğimin ardındaki neden kendimi dışarıya daha sosyal ve özenilesi göstermekti. Bu durumu fark ettikten sonra kendime birkaç gün izin verdim. Sonrasında seyahat etmenin otantik benliğimle titreşen farklı bir yönünü bulmaya çalıştım.



Hiçbir şeyden utanmasaydım neler yapardım?


Kendim olamamamın sebebinde derinlere gömdüğüm bir utanç yığını yatıyor. Yanlış yapmak gibi, yürürken düşmek gibi, herkesin gözü önünde konuştuğumda sesimin kısık çıkması gibi bir dolu neden sıralayabilirim. Hepsi de benim ultra kırılgan yanımı besliyor. Kırılganlığımı insanların görmemesi için gerçek kimliğimi maskeliyorum. Bunu da çok kolay bir şekilde susarak yapıyorum.


Yaptıklarımızın başkaları tarafından nasıl algılandığıyla çok fazla ilgileniyoruz. Ama utandığımız konular aslında otantik benliğimize en çok yaklaştığımız alanlardır. Burada benliğinizin geride kalmış bir parçası kendini ortaya çıkarmaya çalışır. Bizim içimizden gelen bu çağrıya nasıl cevap verdiğimiz önemlidir.


İçinizden gelen bu değişim çağrısına cevap verdiğinizde, daha farklı bir yola girdiğinizi fark edersiniz. Ben de böyle oldu. Yaşam koçluğu eğitimine gitmemin ardındaki gizli neden, insanların önünde konuşma fobimi yenmekti. Sonra bir gün grup terapi seanslarının yapıldığı bir gün içimden gelen o çağrıyı duydum. Öne çıkıp içimdekini 20 kişilik bir topluluğa anlatmamı söylüyordu. Birilerinin karşısında konuşmak beni ürkütse bile iç sesimin bilgeliğine güvendim ve yaptım. Bu benim otantik benliğime attığım ilk adımdı.



Başarısız olma ihtimalim ortadan kalktığında ne yapardım?


Otantik benliğimizle titreştiğimizde düşüncelerimiz ile eylemlerimiz arasında bir uyum vardır. Ne yapmak istediğinizi kendinize net olarak belirttiğinizde, gözünüzün önündeki perde kalkar ve hem kendinize hem de başkalarına daha az yalan söylersiniz.


Psychology Today sitesinden Tchiki Davis'in daha özgün bir kişi olmanın 20 yolu adlı yazısında, insanın ona öğretildiği gibi davranma davranışından ‘’uyum sağlayan benlik’’ olarak bahsediyor. Küçükken çoğumuz belli başlı meslek sahibi olmak isterdik. Kısa bir süre öncesine kadar sabit ofis işlerimize sıkı sıkıya yapışmıştık. Ama bakın şimdi hepimiz evde bilgisayarlarımızın başındayız. Pandemi’’ gerçek anlamda yapmak istiyorsun’’ sorusuyla yüzleştiğimiz yepyeni bir alandı ve bu da daha fazla insanın gerçek kimliğiyle buluşmasına yardım etti.


Pandemide 9-5 çalışan pek çok insan hobilerini yarı zamanlı işe çevirerek kendine yeni bir gelir yarattı. Gelirleri onları tatmin etmeye başladığında, hayatta kalmak için yaptıkları işi bıraktılar. Mecburen yaptıkları şeyle tutkuyla yaptıkları şey arasında bağlantı kurabilen insan evde kilitli kalsa bile yaratıcı benliğini besleyebilecek araçlar yarattı. Bu bile otantik benliklerimize nasıl kavuşabileceğimize dair bize büyük bir ipucu veriyor.


Zorunluluklarınız ile aşkla yaptığınız şey arasındaki ortak nokta nedir?


Ne zaman birilerine toplumda sık rastlanmayan hayallerimi anlatsam her zaman bu biraz zor ama dediklerini duyardım. Hayallerimin bana kolay gelmesi sadece otantik benliğimle daha fazla titreştiğim anlamına geliyordu.


Biliyorum sorumluluklar tepenizde dağ gibi yükselirken kendiniz olmaya vakit bulamıyorsunuz.

O halde sizi en çok akışta olan şeyi düşünerek başlayabilirsiniz. Bu bir hobiniz olmak zorunda değildir. En sevdiğiniz çayı farkındalıkla içtiğiniz o beş dakikada bile özünüze yaklaşacak küçük bir kök yakalarsınız. O anı yakalayın ve daha geniş bir zaman diliminde olmak istediğiniz şeye yatırın.

Sonuç olarak otantik benliğimiz bizim içimizde olsa da onu keşfetmeye başladığımızda bu konfor alanımızdan çıkmış gibi bir etki yaratacaktır. Otantik benliğimiz hep olmak istediğimiz ama olamadığımız o kişidir. O kişi bizim tanımak için zaman ayırmamız gereken yeni bir sevgili ya da arkadaş gibidir. Eğer korkarsak keşfedemeyiz, eğer üşenirsek zaman kaybederiz.

O yüzden hep inandıklarınızı, koşulsuz güvendiklerinizi belli aralıklarla gözden geçirmeniz kendinizle ne kadar uyumlu olduğunuzu görmenin bir yoludur. Otantik benliğinize yaklaştığınızda diğer insanların onayı için yaşamayı bırakırsınız. Korkularınız,üzüntüleriniz ve endişelerinizin gerçek nedenlerinin sizden değil toplumsal bir algıdan geldiğini anlarsınız.





5 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page