top of page
  • cangulerbensu94

Hafta 1- Zihin oyunları ve sana keyif veren şeyi yapmak



Zihnim bana her gün aynı şeyi söyler ‘’hiçbir şey için heyecanlanma çünkü eninde sonunda yaşayacağın şey hayalkırıklığıdır.’’ Bu cümleyi daima aklımda bulundurduğumun yakın bir zamana kadar farkında bile değildim. Her sabah çalışma masama oturduğumda günün ilk kahvesinden bir yudum aldığımda bile bu cümle her zaman aklımdaydı. Hayal kırıklığı gerçektir. Ve eğer çoğu şey için hemen heyecanlanırsam işler hızlı ilerlemezse, sonuç yine bellidir. Hiçbir şey olmuyor düşüncesi her yanımı sarmaya başlar.


Bu haftanın teması hayal kırıklığını nasıl aşacağım ile ilgiliydi. Haftaya tamamen solmuş bir düşünce buketiyle başladım ve mental sağlığım dibe batmıştı. Summer time sadness dedikleri duygunun ne olduğunu anlamanın tam olarak içindeydim ve yapmak istediklerim artık birer istek değil de işkence gibi geliyordu. Ben de bıraktım. Bırakmanın o lanet hafifliği içinde yüzmeye çalıştım. Ama üretken zihinlerin öylece boşlukta süzülmeleri tamamen bir efsaneden ibarettir. Bu yüzden hayattan keyif almak için başka bir şeyler yapmam gerekiyordu.


Zihnimi kurcalayan şeyler


Boş durmak, zihniyle her an iletişimde olanlar için imkansızdır. Arkadaşlarım ve aileme hiçbir şey yapmadan duramıyorum dediğimde bana gülüyorlar. Ama ben kendimi ultra meşgul biri olarak göstermeye çalışmıyorum. Sadece eğer o gün içinde yapmak zorunda olduklarımdan yapmak istediklerime atladığımda suçlu hissediyorum. Evet bunun bir adı var. Toksik üretkenlik

Toksik üretkenliğim sarpa sardığında zihnim ile bir anlaşma yapmam gerekti. Ona hayattan keyif almazsam gerçekten üretken olamayacağımı ve bunun da bir vazo dolusu solmuş çiçeği hayata döndürmek kadar boş bir çaba olacağını söyledim. Böylelikle yapmak zorunda olduklarımı yapmak istediklerimle birleştirdim. Ve ortaya yapman gerekeni istediğin şekilde yapmak gibi bir aktivite ortaya çıktı. Şimdilik sadece yazarlığımdan ve onun getirdiği küçük başarılardan keyif almaya çalışıyorum. Hayattan keyif almak sadece ayaklarını uzatıp taze demlenmiş kahveni yudumlamak değilmiş bu süreçte bunu da anlamış oldum. Aslında günümüzü dolu dolu yaşamak aktivitelerin değil, hislerin peşinde koşmakmış. Ardından şu soru zihnimde belirdi .


Bu hayattan huzur alma şeklin nedir?


Konfor Alanı

Bu bölümde canım sıkılınca, keyfim kaçınca kaçtığım rahatlık alanlarından bahsedeceğim. Hepimizin comfort zoneları farklı şeyler olabilir. Ama ben kendi zihnimden kaçmak için başka birinin zihnindeki hikayeye sığınıyorum. Bu bir film kahramının hikayesi, sürükleyici bir roman bazen de bir seyahat programı oluyor. Yani her şekilde fiziken bir yere kaçmam gerekmiyor.

Bu haftanın comfort zone konuğu, bir kase ramen ve kimchi eşliğinde izlediğim house on the wheels kore gezi programıydı. Güney Kore’nin 3 ünlü aktörünün bir karavanla birlikte güney korenin en güzel doğal alanlarını gezmesini anlatan program derin bir nefes almamı sağladı. Yöresel lezzetler zaten Kore yemek kültürünün hayranı olan beni daha da heyecanlandırdı. Pandemi belirsizliğini umursamadan, seyahat defterimi çıkardım ve plan yapmaya başladım. Bir sonbahar günü bambu ormanında kamp yaptığımı, arkadaşlarımla tatlı patates kızartıp, havanın soğuğunda ürperdiğimi hissettim. Bu daydream dediğimiz kısa gerçeklikten kopuş anları beni isteklerime daha yakın hissettiriyor. Çünkü beynimizin gerçekle sahte hisleri ayırt edemediğini biliyorum. Eğer herhangi bir filmi izlerken aşık, ya da seyahat programı izlerken güneşin yakıcılığını teninizde hissederseniz ne demek istediğimi anlarsınız. İmgeleme yapmak, hedeflere giden en kestirme yollardan biridir.



İlham veren zihinler


Burada zihnindeki köşe taşlarını aşmış ve farklı düşünce biçimleriyle kitleleri etkileyen insanların zihinlerine yer vereceğim. Bu kişilerin gerçek bir kişilik olmasına gerek yok. Bir film, kitap ve dizi karakteri bile olabilir. Bu bölümde inceleyeceğimz şey, bu kişilerin zihinleriyle nasıl barışıp ilham verdikleri olacak.


Bugünün misafiri olarak yıllar önce Ted konuşmasını dinlediğimde zihnimde şimşekler çaktıran Anne Lamott’u ağırlıyoruz. Lamott yazmaktan ve yaşamaktan öğrendiğim 12 şey adlı konuşmasıyla, daha acemi olan bizlere çok güzel hayat dersleri veriyor.

Gelin şimdi bu 12 yaşam dersine birlikte bakalım.


1. Tüm gerçekler paradokstur. Hayat değerli ve güzel bir hediye olsa da somut olarak zor deneyimleri barındırır.

2. Kendinizi kaostan çıkarıp dinlendirmek her zaman mümkündür.

3. Size kendinizden başka hiçbir kimse kalıcı yarar sağlayamaz. Kendi yolunuzu bulmak zorundasınız.

4. Herkes tutunacak bir dal arıyor yalnız değilsiniz. Korkmuş, çaresiz ve bitap düşmüşseniz önemli değil.

5. Vücüdunuza iyi gelecek şeyler yiyin ve sevdiğiniz şeylerden kendinizi mahrum bırakmayın

6. Kendinizi bulmak, boşluklarınızı doldurmak için yazın. Sabredin ve tutkunuz için çalışın.

7. Elde ettiğiniz başarıların geçici olduğunu unutmayın. Bu başarılar sizi hem yaralayacak hem de güldürecek. Üstesinden gelin.

8. Aileler zordur ama önemlidir. İçinizdeki sevginin kaynağını hatırladığınızda ilişkiler daha kolay ilerleyecektir.

9. Yemek—İşte en çok çaba sarfetmemiz gereken yer burası

10. Rahmet, dünyamızı ve kendimizi geliştirmemize yardım eder. Hayatlarınızı yardımın her zaman sizinle olduğunu düşünerek geçirebilirsiniz

11. Tanrı sadece iyilik demektir. Korkulacak hiçbir şey yok.

12. Ve son olarak ölüm…Ölüm sadece bir adres değişikliğidir. Üstesinden gelemeyebilirsiniz ama alışacaksınız.


Zihninizle iyi anlaştığınız, zihninize rağmen kendi kararlarınızı alabildiğiniz huzur dolu bir hafta diliyorum. Zihninize iyi bakın!


**** Bu yazı Bensu Cangüler'in Substack bülteni olan ''Take Care of Your Mind' da yayınlanmıştır.


56 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page